“SIRA”DAN OLMAYAN BİR DÜNYA … “ SIPADAN”.
Bugün 18 Ağustos 2012 Cumartesi…
Dalış ve sualtı fotoğrafçılığına başladığım yıllarda, fotoğraflarına hayranlıkla baktığım, gitmek için plan yapıp ancak yoğun iş tempomdan dolayı sürekli ertelediğim, Malezya’nın, Sabah adasına bağlı, muhteşem dalış bölgesi Sipadan’a yolculuğumuz başladı.
10 saatlik uçak yolculuğundan sonra Kualalumpur’a varış, ardından 2 saatlik Tawau uçuşu ve ilk konaklama Semporna.
Güzel ve temiz bir oteldeyiz, güzel ve egzotik yemeklerin ardından şehir turuna çıkıyoruz. Halkın arasına karışıp değişik kültürlerin harmanlandığı balık pazarına dalıyoruz, ancak çok geçmeden dikkatimizi çeken garip bir gelişme oluyor. Üzerinde binlerce insanın arasında olsa bile kolayca seçilebilecek renkten yerel kıyafetler giymiş yaşlı bir adamın Sevil ablanın çantasını yakın takibe aldığını fark eden Sedat abi hemen gerekli uyarıyı yapıp daha dikkatli olmamız gerektiğini belirten bir konuşma yapıyor. Yinede hiçbir hırsızın ben buradayım dercesine renkli olan üzerine giydiği kıyafetle işe çıkmayacağı konusunda hemfikir olup paranoyakça düşüncelerimizi bir kenara bırakıyoruz. Ardından balık pazarı gezimizi tamamlayıp, biran önce sabah olması için oteldeki odalarımıza çıkıp uyumaya çalışıyoruz. Ertesi gün asıl konaklama ve dalış merkezi olan Kapalai’ye hareket var ancak sanki zaman durdu, vakit geçmek bilmiyor uyku tutmayan gözlerimiz gecenin fazlasıyla ilerlemiş saatlerinde nihayet kapanıyor. 2 saatlik bir uykudan sonra güzel bir kahvaltı yapıp limana gidiyoruz.
200 beygirlik çift motoruyla bizi adeta uçarcasına götürecek olan hızlı tekneye yerleşip, can yeleklerimizi giyiyoruz. Küçük volkanik adaların arasından slalom yaparken manzaranın büyüsüne kapılıyor ve gözlerimiz ufuk çizgisindeki Kapalai ye kilitleniyor.
Ve işte o an… Kapalai’deyiz. Güleryüzlü ev sahiplerimiz bizi karşılıyor buzlu limonatalarımızı içip, gerekli işlemleri tamamladıktan sonra odalarımıza geçiyoruz. Bavulları açmadan dalış takımları çıkıyor ve adeta koşarcasına brifing alanına gidip biran önce checkdive yapmak için sabırsızlanıyoruz…
1.gün
HOUSE REEF’te( Kapalai ) 30 dakikalık bir checkdive bizi inanılmaz rahatlatıp, dinlendiriyor. Daha sonra tekne ile STINGRAY CITY ( Mabul )’deki dalış noktasında ilk dalışlarımızı tamamlıyoruz.
2.gün
Akşam yemeği ve uyku zamanı, yemek tamamda uykum bir türlü gelmek bilmiyor. Bunda ertesi sabah SIPADAN’a gideceğimizin etkisi var şüphesiz. Oda arkadaşım, yoldaşım sevgili Erhan abi uyuyor, bense odanın içinde SIPADAN’da çekeceğim fotoğrafların hayalini kuruyorum. Birden gecenin bir yarısı dışarıdan garip sesler geliyor balkona çıkıp baktığımda masa büyüklüğünde bir kaplumbağanın denizdeki yosunları yediğini fark ediyorum ve hemen fotoğraflarını çekmeye başlıyorum. Kaplumbağa, zamanın geçmesinde yardımcı oluyor.Hiç uyumadan sabah 04:30. Grubu tek tek odalarına gidip uyandırıyorum. Kahvaltıdan sonra yolculuk başlıyor. 2x200 beygirlik motorları olan teknemize binip, SIPADAN adasının yolunu tutuyoruzve 30 dakikalık bir yolculuktan sonra nihayetiskelede bekleyen güvenlik görevlilerine gerekli kayıtları yaptırıp RobinsonCrusoe edasındaadaya ayak basıyoruz.
Macera başladı!Sırasıyla TURTLE TOMB daha sonra BARACUDA POINT, SOUTH POINT ve DROP OFF’ta muhteşem dalışlar yapıyoruz. Bu bölgelerde inanılmaz bir çeşitlilik var.Aynı zamanda balık sürülerinin çok fazla olmasından dolayı fotoğrafçılar için tam anlamıyla, geniş açı cenneti demek yerinde olacaktır. İlk köpek balığı tecrübemizi BARACUDA POINT’te yapıyoruz. Beyaz yüzgeçliler etrafımızda dolaşırken,uygun kadrajı bulup, fotoğraf çekmek için adeta yarışıyoruz fakat gel-gitten kaynaklanan akıntı bizi çok zorluyor.Tüm zorluklara rağmen yüzümüzden tebessüm hiç eksik olmuyor.
Bu bölge için önemli not , özellikle BARACUDA POINT dalış noktasında sualtı fotoğrafı çeken arkadaşlarıma tavsiyem, dalış sırasında akya,jackfish ve baracuda sürülerinin büyüsüne kapılıp, hiçbir kareyi kaçırmamak adına bütün dalışı fotoğraf çekerek geçirmeyin.Makinenizi en az 10 dakika kapatın.Kapatın ki bu muhteşem doğa olayını makinenizin küçücük vizöründen değilde, başka bir şeyle ilgilenmeden kendi gözlerinizle etrafınıza bakarak şahit olun. Ben öyle yaptım ve iyikide yapmışım.
3.gün.
Mabul dalış bölgesi,MANTIS GRAUND, KEN’S REEF, CLEANING STATION ve HOUSE REEF dalış noktalarındaki dalışlarımız neşemize neşe katıyor. Bölge olarak geniş açıya müsait bir yapısı olan bu noktalar makro içinde fazlasıyla zengin ben makro çalışmayı tercih ettim, memnun kaldım.Özellikle Canon kullanıcıları için 100 mm’yi tavsiye ederim.
4 noktadaki dalışlarımızı bitirip,Kapalai ye dönüyoruz. DiveMaster’ımızBenn bize bir müjde veriyor. Gece dalışı yapıp,mandarin balıklarını arayacağız! Kısa bir dinlenme ve akşam yemeği molasından sonra dalıyoruz. 17 metrede mandarinleri bulup, bu utangaç türü fotoğraflama şansını yakalayıp, mutlu bir yüz ifadesiyle 50 dakikalık dalışı tamamlıyoruz.
4.gün
Saat 05:00.Teknede yerimizi alıp, tam yol SIPADAN’a rotamızı çeviriyoruz. Sabah gün doğumunun ufuk çizgisinde belirdiği anda birden tam yolumuzun üzerinde inanılmaz bir tropikal fırtına patlıyor.Aynı anda kendimizi şimşeklerin ve bardaktan boşalırcasına yağan yağmurun içinde buluyoruz.Teknenin usta pilotu KADDAFİ bu duruma alışık olduğu için hiç gaz kesmeden yoluna devam ediyor. Fırtınadan çıktığımız anda SIPADAN adasını karşımızda buluyoruz. Pırıl pırıl bir gökyüzü bizi karşılıyor.
Tabii ki geniş açılarımızı kuşanarak,BARACUDA POINT, MID REEF, BARACUDA POINT (Bu noktaya 2 defa dalış yapıyoruz.Hergün dalsak kimsenin hayır diyeceği yok ) ve TURTLE TOMB. Tüm güzelliği ve doğallığı ile SIPADAN’daki dalışlarımızı bitiriyoruz. Tekneye bindiğimizde arkamızda kalan adaya son bir defa el sallayıp tekrar görüşmek umuduyla uzaklaşıyoruz.
5.gün
MABUL´deki, günümüzde otel olan, daha önceleri petrol platformu olarak çalışan PLATFORM dalış bölgesine geliyoruz. SEAVENTURE MABUL PLATFORM, MID REEF,RIBBON VALLEY ve HOUSE REEF’te dalışlarımızı tamamlıyoruz.Bu bölgede çok çeşitli makro fotoğraf çekmek mümkün.Makro severler çok keyifli dalışlar yapacaklardır.
Makroyu tutkuyla seven bir fotoğrafçı olarak kendi adıma söyleyebilirim ki; hayatımın en önemli makro fotoğraflarımdan birini bu bölgede çektim.Kucağında yüzlerce yumurtası olan bir MENTİS KARİDESİ inanılmaz bir deneyim ve mutluluktu benim için.
Kapalai’ye dönüş ve akşam yemeği zamanının ardından, Dive Master Benn, “ dive time” diyerek bizi çağırıyor. Yine gece dalışı, yine MANDARIN. Ne kadar az uyku, o kadar çok yaşanmış zaman felsefesiyle mümkün olduğu ve bünyemizin el verdiği kadarıyla az uyuyup anı yaşamaya çalışıyoruz.
6. ve son gün
Sabah uyandığımda içimde garip bir hüzün vardı. Son gün ve son 2 dalışımız kalmıştı.Kahvaltının ardından SIAMIL ISLAND bölgesinin, FROGGY LAIR ve PYGMY ROCK noktalarında dalışlarımız çok farklı olmuştu.İlk dalışı bitirip, SIAMIL adasına çıktık burada ilk defa “yüzmek” için denize girdik. Dalış takımları ve fotoğraf makinası olmadan, açık denizde yüzmek çok keyifli oluyormuş. Tavsiye ederim.
Ve dalışlarımız bitti. KAPALAI’ye dönüp, yemek yedikten sonra yerli halkın da yaşamaya çalıştığı MABUL adasında kültür turu yaptık. Ancak gördüğümüz manzara bizi çok fazla yaralamış ve üzmüştü. Bir yanda milyon dolarlık tesisler, diğer yanda yerel halkın sefaleti…İçimiz burkularak gezimizi tamamladık.
Eve dönüş zamanı gelip çattı.İlk gün var olan sevinç ve heyecan, yerini tatlı bir burukluğa bırakmıştı. Böylesine güzel ve kaliteli bir tatilin bıraktığı izler kolay kolay silinmeyeceğe benziyor.
Ben Murat KAPTAN, öncelikle bu gezinin oluşmasını sağlayıp, bizimle değerli bilgi ve tecrübelerini paylaşan Ateş EVİRGEN hocama, kendisini tanımaktan mutluluk ve onur duyduğum canım ablam Sevil Gürel PEKER’e, oda arkadaşım, yoldaşım, değerli abim, güzel insan Erhan ÖZTÜRK’e, bu gezide tanıştığım, neşeli ve keyif dolu insanlar olan, İlhan Nuri ERTAŞ ve Sedat BAYSARI abime, filozof Zeynep EKENER, Dr.Eda ÇINGI, Tunca TUNÇ, Filiz DURMUŞ ve Yekta AYDUK’a uyumlu bir ekip çalışması yaptığımız için teşekkür ederim. Kalplerini kırdıklarım varsa af ola. Sizinle çalışmak zevkti.
Edit için Alp BARANOK´a teşekkürler.